Sevgi Kulesi

 "Dünyaya kin değil, sevgi paylaşmaya geldim." 

Sophokles


Tayland - Myanmar sınırındaki Kanchanaburi kasabasındaki Baan Unrak (Neşeli Yuva) çocuklarıyla birlikte sınır ormanlarında yaşayan yoksul köylülere yardım götüren Kanadalı, İskoç ve Türk gönüllüler 


Bir zamanlar tüm insanlar aynı dili konuşurmuş. Bir gün, hep birlikte yaşayabilecekleri büyüklükte, göğe kadar yükselen bir kule inşa etmeye karar vermişler. Gökte yaşayan karanlığın güçleri merakla insanları izlemeye başlamış. Kulenin boyu bulutlara erişince paniğe kapılmışlar:

“Tek bir toplum olup aynı dili konuşarak bu devasa kuleyi yapabildiklerine göre, bunlar kuracağımız hiçbir tuzağa düşmezler. Üstelik Aydınlığın Yaratıcısına daha da yakınlaşıp, onunla bir olup dünya üzerindeki saltanatımıza son verirler. Bizi yok ederler…”

Hemen yeryüzüne inip birbirlerine kenetlendikçe güçlenen bu insanların dillerini keskin kılıçlarıyla binbir parçaya bölmüşler. Ardından bir kasırga yaratıp onları dünyanın dört bir bucağına savurmuş, inşa ettikleri kuleyi de yok etmişler.

Dağlara, çöllere, adalara, ovalara dağılan insanlar zamanla ortak dillerini unutmuşlar. Çöldeki dağdakinin, ovadaki adadakinin dilinden anlamaz olmuş. Karanlık güçler boş durmamış, insanların arasına bir de korku, açgözlülük, hâkimiyet arzusu, kibir tohumları ekmiş. Bu tohumlar uç verip boylanıp büyüdükçe insanlar birbirleriyle savaşmaya, birbirlerine zulmetmeye başlamış.

Aydınlığın Yaratıcısı bu duruma müdahale etmemiş. Çünkü insanların büyük bir sınav vermesi gerektiğini düşünmüş. Bu sınav, onların ruhlarına üflediği ortak lisanları Sevgiceyi hatırlamalarıymış. İnsanlık ancak bu dili hatırladığı an tekrar “BİR” olabilecekmiş. Aydınlığın Yaratıcısı, yüzyıllardır sabırla o günün gelmesini bekliyormuş…


Hintli arkadaşım Jinson'nın annesi bana özel pişirdiği geleneksel yemekleri Fish Curry'i (balık yemeği) nasıl yemem gerektiğini öğretiyor. Tek kelime İngilizce konuşmadan.


Yıllarca mesleğim gereği İngilizce ile iç içe olsam da bu dili konuşma pratiğim hiç olmamıştı. Ayrıca İngilizceyi şakır şakır konuşsam ne fayda. Hindistan’da bu dili bilmeyen çok insan vardı. Üstelik Kerala’da yaşadığımız ev yerel halkla iç içeydi. Manav İngilizce bilmiyor, Bakkal İngilizce bilmiyor, komşularımız İngilizce bilmiyor… Üniversitede okuyan bir iki genç Hintli de öyle mükemmel İngilizce konuşuyordu ki, benim İngilizcem onlarınkinin yanında zavallı kalıyordu.

Jinson benim ilk Hintli arkadaşım olmuştu. İşlettiği telefon bayinden sim kartı satın alırken tanıştık. O da benim gibi çat pat İngilizce konuşuyordu. Ama ona bir şey anlatmaya çalıştığımda beni anlamak için öyle içten bir çaba gösteriyordu ki, bir süre sonra kendimi onunla felsefe, tarih, kültür, onların gelenekleri, bizim geleneklerimiz hakkında konuşurken buldum. Üstelik birbirimizi çok iyi anlıyorduk çünkü kelimeler artık sadece joker olmuş, devreye jest, mimik ve beden dilimiz girmişti. Bazen sessiz sinema oynar gibi birbirimize anlatmaya çalıştığımız konuyu canlandırıyor, komik sahneler geliştiğinde gülmekten yerlere yatıyorduk.


Tamil Nadu, Auroville
Bir İtalyan, bir Türk, bir Bulgar


Kerala’nın o küçük kasabasında İngilizce bilmeyen Hintlilerden oluşan çok güzel bir çevrem oluşmuştu. Birbirimize saygıyla yaklaşıyor, sevgiyle dinleyip birbirimizi anlıyorduk. Jinson bana ortak dilimizi hatırlatmıştı. Daha sonra gittiğim her diyarda bu dille iletişim kurarak Sevgi’nin mucizevi etkisini iliklerime kadar hissettim.

Sevgi dilini öğrenmek kolay değil. Öğrensen de uygulamada birçok güçlükle karşılaşmak mümkün. Korku temelli savunma mekanizmaları, koşullu sevgi, önyargı, hoşgörüsüzlük, politik, dini, kültürel vb. ayrımcılık bu dilin yaygınlaşmasının önündeki en önemli engeller. Bu engelleri aşmayı başarabildiğimizde insanlığın efsanedeki Sevgi Kulesi'ni yeniden inşa edebileceğine yürekten inanıyorum. Aslında hepimizin dileği bu değil mi?





Yorumlar

  1. Kesinlikle katılıyorum, ah şu sevgiceyi bir öğrenebilsek 😍 Etkileyici ve su gibi bir anlatım, keyifle okudum 👏👏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mavi Enerji beni yüreklendiriyorsunuz... İkimizin de yazılarının özü aynı. Dileğim bu özün idrakinde olan tüm Can'ların kendi sevgi deneyimlerini paylaşması. Çünkü Sevgi paylaşıldıkça çoğalır. Ve çoğaldıkça Sevgi dolu bir dünyada yaşanır...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gezegenimize Mistik Bakış

Neden Mistik Gezgin?